13 Kasım 2009 Cuma

Yasak sevismelr...


Kendini bırak!
Biran da olsa bile,
O sabah sokaklarındaki
İlk son bahar yağmuru yla
Karışan küf tutmuş bakışlara
Bırak kendini!
O eskilmiş insan heykelleri,
Ve yanakları soğuktan yanmış kızların
Boş midelerin den püsküren
Öfke dolu kokulara,
Bırak!
Yalnızlıktan sessizcesine çıllık atan duvarlar,
Ve ona yaslanan bu erken büyüyen öksüz çocuklara.
Haydi!
İçindeki o bebeği bırak!
Bırak ta özgürcesine dolaşsın
O evlerden çıkan odun kokulu
Hasret hikâyelerinde.
Bırak ta dolaşsın bu talesiz şehrin
Gönlünden akan kara kanlarla.
Bırak gözlerde donukmuş gülümseye dokunsun bir an-
Bırak,
Onu da

kendini de.
Bırak ta yüzleşsinler
Bu yalan tanrı ve tanrıçaların
Yasak sevişmesi tanıklığında!
Artık bu şehir yaslı bir şehir
Ve onun da erken büyümesi gerek.
Bırak
Onu da
Kendini de
Bırak ta yüzleşsinler!




Kütahya
28.10.2009

Hikâyenin sonu


Bu sefer dur diyemem sana
Kafana koymuşun bir kere çünkü.
İyi,

bana da iyi yolculuklar söylemek düşer,
Artık yolunu seçmişin çünkü!
Ama bilmen gereken bir şey daha var,
Arkana bakmadan gitmen gerekir
Bu yolun dönüşü olamaz çünkü!
Haydi toparlan!
Kendine ayıt neyin varsa al…
Off-
Beni bağışla,

bağişla beni acımasız sam,
Taş gibi yapan beni sen oldun.
Yaşamam birde sensiz sanırdın
Ama gördün kii bal gibi oldu!!
İçimden beddua etmek gelmiyor
Mutluluk dilemek istedim sana-
Baktım mutsuz sun şimdi den belli.
Artık yapacakta bir şey kalmıyor,
Sadece, yolun açık olsun diye bilirim.
Şimdi çabuk ol!,
Haydı toparlan
Ama dur !
gitmeden önce iki çift lafım olacak sana!
Bu hikâyenin biz sonuna vardık,
Ve sandığın o salak ta artık değilim
Buradan çıktığın saatten sonra
Geri dönüşün olamaz artık.
Şimdi toparlan!
Arkanca kapıyı örtmem gerekir.
Haydi…!



İstanbul
30.10.2010